Orta Çağ Hikayesi Olarak: Gezi

Gittikçe saçma sapan insanlar olmaya devam ediyoruz. Bunun örneklerinden birini de bu yüzyılda (21) fetiş haline getirdiğimiz devlet kavramı. Sadece o da değil devleti oluşturan kavramlar bile bizim hunharca sahiplenmemizden kurtulamıyor.

Biz de devlet kurumlarıyla, yöneticileriyle oldum olası kutsaldır. Geçmişten gelen bir kültür olarak mı kutsal? Yoksa devrin birinde devlete tapan bir gurup insan mı vardı? Ya da tarih kitapları bize “Her zaman devlet kutsaldır.” cümlesini beynimize kazıdığı için mi? Bilinmez. Devlet kutsaldır!

Kutsal devleti alıp Orta çağda bir olay uyduralım.

Orta çağ da,  Avrupa da yaşıyoruz, bir çiftçi olarak. Topraklarımızın ve bizim sahibimiz olan Lord Ethelred geldi ve yan komşunuzun 18  yaşında ki oğlunu köy meydanına çekmesi için adamlarına emir verdi, gırtlaktan gelen kaba bir sesle “Getirin şu iti!” .

Babasının kendi yokluğunda  ailenin koruyucusu olarak yetiştirdiği, annesinin umudu olan 18 yaşında ki Alfred, Lord Ethelred’in “Getirin şu iti!” emrinin kendiyle alakalı olduğunu anlamamıştır. Önce Lordun geldiğini görüp meydana yaklaşmıştır ama sonra Lordun adam öldürmek için ,aç gözlülükle, bekleyen askerlerini görünce evine doğru yönelmiş: bir an önce meydandan kaçmak istemiştir. Alfred’in sırtı askerlere dönüktür.

Lordun emrini duyan askerler, günlerdir aç bekleyen köpeklerin yeme saldırdığı gibi Alfred’in üzerine doğru koşup saldırmışlardır.(Aslında aç köpekler benzetmesi yetersiz kalmakta, askerlerin vahşete açlığının bir tarifi bulunmamaktadır.) Sonra sürükleyerek meydana getirdikleri Alfred’i yere bıraktılar. 

Olanca kibri ile atının üzerinde bekleyen Lord Ethelred ,sessizce, boyun kaslarını geriye doğru zorlamaktadır( Ethelred oldum olası çiftçilere ,ne kadar kafasını geriye doğru çekerek bakarsa, o kadar büyüdüğünü hissederdi). Ethelred atını ileri doğru sürdü. Atın ayakları ile genç Alfred’in yere kapanan suratı aynı hizaya gelmişti.

 Lord Ethelred sesini gürleştirerek konuşmaya başladı;
-Sen! Delikanlı bu bi çeşit isyan mı?
-Sen benim otoritemi hiçe saydığın için bana sırtını dönüp gittin.

Alfred araya girip “ef.. eee.. efendim..” diyebildi. Arkasında duran asker kafasına tokmağı vurmadan önce. Lord devam etti;
-Sen utanmaz haydut!
-Bize sırtını döndüğün an: senin Othurp tapınağının üyesi olduğunu anladım! Siz hep böyle kılıçsız eylem yaparsınız.
- Amacının krallıktan aldığım borçların faizini yükseltmek olduğunu gizleyemeyeceksin!

Alfred şaşkına dönmüştü can havliyle “efendim ben korktum” deyiverdi.
Lord Ethelred daha da sinirlenmişti. Bu sefer boğazı patlarcasına bağırıyordu;
-Benden mi korktun? Ben sizin koruyucunuzum!  Bu askerler de öyle.
-Ben yokken karnınız doymuyordu! Burada size ekmek verdim. 
-Sen ne karşılık veriyorsun? Gizli örgütle bana ihanet ediyorsun!
-Beni bu oyunlarla devirebileceğinizi mi sanıyorsunuz?
-Sizin örgütünüz kiliseleri yıkarken ben kilise yaptırdım. Burada tanrı adına sizi koruyorum!

Alfred,  Lord’un söylediklerini anlamamıştı, “Neden bu kadar gerildi?” diye soruyordu kendisine. Anlayamıyordu “Evet, askerlerden korktum ama bu bir suç mu?”  diye düşünüyordu. Hiç bir şey anlamamıştı, son yediği tokmak hala başında zonkluyordu.

Lord Ethelred sinirliliğin sınırlarını zorluyordu ve gürledi “Bitirin şu hainin işini!”.


Ortaçağ hikayesi

Atını geriye doğru çevirip kalesine doğru döndüğünde aklında sadece gelecek 2-3 yıl sürecek savaş vardı. Askerlere bu çocuğu öldürtmek biraz moral olmuştu hem o aptal çiftçiler de korkmuştu ve o savaştayken “isyan” kelimesi akıllarına bile gelmeyecekti. 18 Yaşında ki bu çocuğun hiçbir suçu olmadığını biliyordu ama kimse bunu söylemeye cesaret edemeyecekti. Bu çocuğu askerlerin önüne atmak Lordun otoritesini pekiştirecekti.


Lordun emrini beklemekte bile sabırsızlanan askerler, tek hissettikleri şey vahşet olan yaratıklar misali, 18 yaşında ki çocuğa saldırdılar; durmadan, sırayla, nedensizce, acımasızca, vicdansızca…
Gözlerinin önünde vahşete şahit olan çiftçilerden bazıları kendi aralarında söylenmeye çoktan başlamıştı ;
-Bu çocuktan şüphelenmiştim zaten.
Yaşlı adam hemen karşılık verdi:
-Sorma Sör Ethelred “Optur tarikatı” mı demişti? Vay hain!
Parlak sarı saçlı  genç ekledi:
-Lordun faizlerini mi yükseltmiş?

Çiftçilerin saf olduğunu ve Lordun söylediklerine inandığını iddia etmek imkansızdı: hepsi çocuğun suçsuz olduğunu biliyordu. Kimisi korkmuştu kimisi ise Lord’u kutsal görüyor: yemeğini bile onun bağışladığını düşünüyordu. Özetle çiftçiler de bu vahşete dilleriyle ve düşünceleriyle dahil oluyordu. Lordun kutsallığı uğruna yalan söylüyor, karalıyorlardı.  Bu çiftçiler kendi çocukları meydanda Lordun karizmasına kurban gitse bile (aksinden emin oldukları halde) çocuklarını “Hain!” ilan edecekmiş gibi bakıyorlardı.

Şimdi siz bu meydandakilerden hangisisiniz?
A)Lord Ethelred
B)Alfred
C)Lordun Askerleri
D)Lordun söylediklerini tekrarlayan çiftçiler
E)Alfred’in annesi veya babası




Not: Son zamanlarda Gezi Direnişine karşı devletin sert müdahalesinden etkilenmiş olabilirim. Bu çerçevede hikaye baştan değerlendirilebilir. Alfred uydurma bir karakter ama ülkemizde gerçek acılar yaşandı. 

Yöneten konumunda olanların kaldırım taşlarını ne kadar çok önemsediğini hayretle izledik(Şu her sene kendi firmalarına ihale edilip değiştirilen kaldırımlar. Hani belediyede en sık yapılan yolsuzluğun nesnesi olan: kaldırım taşları) . Bazı dostlarımızda kaldırım taşı hayranı çıkınca iyiden iyiye şaşkına döndük.

Bazıları kaldırım taşlarına üzülürken, bazıları hayatını kaybeden insanlara üzülmeye devam etti. Öldürülen gencecik çocuklara üzülmeye. 
Gencecik 5 kişi hayatını kaybetti Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır diliyorum.
Özgürlük uğruna can veren yiğitler ,özgürlük şehidi, kahraman çocukların isimleri;

Mehmet Ayvalıtaş,

Abdullah Cömert,

Ethem Sarısülük,

Mustafa Sarı,

Ali İsmail Korkmaz.

Wikipedia şöyle anlatıyor: 
Yoğun biber gazı atılan bölgede kalp krizi nedeni ile ölen bir kişinin ölüm sebebi hakkında inceleme devam etmektedir. Tabipler Birliği, Taksim Gezi Parkı’ndaki ve Ankara’da Mülkiyeliler Birliği’nde kurulan revirlere tedavi yapıldığı sırada polis tarafından gaz bombası ile müdahale edildiğini de bildirmiştir. 3 Haziran günü, Mehmet Ayvalıtaş göstericilerin otoyol kapatma eylemi yaptığı sırada bir aracın ezmesi sonucu , aldığı ağır darbeler sonucu hayatını kaybeden Abdullah Cömert'in Jandarma fezlekesinde yakın mesafeden gaz bombası ile vurulduğu iddia edilmiştir.Ankara'da silahla kafasından vurularak öldürülen Ethem Sarısülük'ün katil zanlısı olan polis tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıştır. 6 Haziran 2013'te göstericilere müdahale sırasında köprüden düşerek ağır yaralanan komiser Mustafa Sarı hayatını kaybetti. Olayların olduğu günlerde 7 polis intihar etmiş, bu polislerin olayların etkisiyle intihar ettiği iddiası Emniyet Müdürlüğünce yalanlanmıştır.
Eskişehir Anadolu Üniversitesi İngilizce Öğretmenliği bölümünde öğrenci olan 19 yaşındaki Ali İsmail Korkmaz, 2 Haziran 2013’de uğradığı saldırı sonucu beyin kanaması geçirdi. 10 Temmuz 2013 günü öğle saatlerinde hayatını kaybetti.



#direngezipark
#heryertaksimheryerdireniş


4 yorum:

  1. Çok etkileyici bir yazı olmuş. Söylenecek fazla söz bırakmamışsınız, emeğinize sağlık..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evde Yazar'dan böyle bir iltifat almak beni ziyadesiyle mutlu etti. :) Teşekkürler

      Sil
  2. Adsız14:09

    Tekrar tekrar yaşatıyor bazı yazılar o günleri, acı ayıpların haberini aldığımız saatleri. Toma sularının vücudumuzda bıraktığı o yer yer kızarık derilerimizi... Bu yazı da onlardan bir tanesi oldu. Kalemine kuvvet...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Birlikte direndiğim dostlarıma tekrar o acıları yaşatmak istemem ama o günleri unutmamak daha çok kişiye yaşadıklarımızı anlatabilmek için bir çaba benimkisi. Teşekkür ederim.

      Sil

Lütfen eleştirinin sınırlarını zorlayın.
Yorumlama biçimi:Anonim'i seçerek isimsiz yorum yapabilirsiz.
Spam içeren yorum yayınlanmaz.Örn;küfür,hakaret,reklam,vb.
Yorum gönderildikten sonra yorum üzerindeki bütün haklar sitenindir.
Yorum gönderen herkes yukardaki yönergeyi onayladığını kabul ve ilan eder.