Gezi olaylarında özellikle hükümet kanadının, daha doğrusu
tek başına hükümet olan RTE'nin “Yüzde 50’yi evinde zor tutuyorum.”
söyleminden sonra toplumun bölündüğünü ifade eden pek çok kişi; konuştu, yazdı,
çizdi. Toplumda var olan bir bölünme olduğu ortada ve yaklaşan seçim süreciyle
daha da derinleşecek bir bölünme ama Ankara’dan göründüğü gibi %50 ye %50 diye
bir bölünmeden bahsetmek: topluma deniz gözlüğüyle bakmak olur.
Öncelikle şunu bilmeliyiz ki toplum öyle elma, armut gibi
bölünmez. Toplumdaki ayrışma, toplumu oluşturan bireylerin; duygusal, bilişsel,
davranışsal, deneyimsel öğelerinin çeşitliliği kadar çok ve bu öğelerin birey
üzerindeki etkisi kadar derin olmaktadır. Samimi olmak gerekirse bu tanım da
yetersiz olacaktır.
Seçimler öncesi bölünmenin işine yarayacağını düşünen
siyasiler olabilir ama ben toplumun çizgilerle bölündüğüne inanmıyorum.
İnsanları tamamen robota dönüştürmedikçe de toplumu keskin çizgilerle
bölemezler. İnsanın varoluşundan gelen karmaşık yapısı insanlar için, çizgileri
ortadan kaldırır ve insanı öngörülemez bir varlık yapar. O halde bir örnek
vererek ifade etmeye çalışalım. Aşama
aşama anlamaya çalışalım.
Örnek:
Soru: Ali gezi direnişine destek verdi mi?
1)Ali Konya’da oturuyor.
Görüş: bölgenin muhafazakar yapısına bakılırsa destek vermemiştir.
2)Ali daha önce hiçbir eyleme katılmamış.
Görüş: Eylemlere olumsuz bakma ihtimalinden dolayı destek vermemiştir.
3)Ali interneti oldukça aktif kullanıyor.
Görüş: Göstericilere karşı uygulanan sert müdahaleyi görüp destek vermiştir.
4)Ali ilk defa LGBT bireyleri direniş esnasında internetten araştırıp öğrenmiş.
Görüş: LGBT(lezbiyen, gey, biseksüel, transgender) bireylerin hak arayışına daha önce kulak vermemiş birisi direnişe destek vermez.
5)Ali politikayı sıkıcı bulan birisi.
Görüş: Eylemin politik olduğunu düşünüp uzak durmuştur.
6)Ali çocukken askeri lisede okumak istiyormuş.
Görüş: Eylemde Bdp bayraklarını görüp direnişe destek vermez.
7)Ali beyaz yakalı bir çalışan ve sendika üyesi değil.
Görüş: Örgütsüz bir beyaz yakalı çalışan eylemlere destek vermez.
Ali bey ile ilgili maddelere bakılırsa, Gezi direnişine
destek vermemiş gibi görünüyor. Hatta Ali bey o kadar çok iktidar partisini
seviyor gibi görünüyor ki: Fantezi bir gezegende iğrenç bir yaratık olarak
yaşasa, palasını alıp tüm insanlığı acımasızca yok etmek sonra da mutlu bir
şekilde geri dönüp ‘irin akan dudaklarıyla’ sevdalandığı iktidar partisinin tüm
yöneticilerini durmadan öpmek istiyormuş gibi.
Burada çokça yapılan bir hatayı tekrarlamış olduk. Kendi
yargılarımızla Ali beyi değerlendirip onunla ilgili her durumu %50 den birisine
göre değerlendirdik (Destekleyen%50, Desteklemeyen%50).
Oysa örnekte bahsettiğimiz Ali bey gerçekte eylemlere destek
vermiştir. Tüm hayatıyla çelişmesine rağmen Ali bey 27 Mayıs 2013, 28 Mayıs 2013
tarihlerinde internetten olayları takip etmiş. Orada yapılan zalimliğe
dayanamayıp göstericilere katılmıştır. Direniş esnasında fırsat buldukça ezilen
gurupları anlamak, dinlemek, araştırmak için elinden geleni yapmıştır. Bu
süreçte kendisine devletin yaptığı müdahaleyi gördükçe daha önce kızdığı
eylemleri anlamaya başlamıştır. Örgütlü
oldukça haklarını daha güçlü savunabileceğini görmüştür. Medyanın Kürtlere
uyguladığı sansürü yaşayarak anlamıştır. Ali bey Gezi direnişiyle birlikte
başka bir insan olmuştur.
Görüldüğü gibi toplumun %50 diye bölündüğünü söylemek imkansızdır. Çevrenizden birini alıp objektif olarak değerlendirirseniz sizde bu
iddanın saçmalığını görürsünüz. Peki toplumda oluşan ayrışmanın derinliğini
test edebilir miyiz? Bana göre buda mümkün değil. Birey için herhangi bir
değişkenin tersine dönmesi her şeyi alt üst edecektir. Bunun için de saçma bir
örnek uyduralım.
Örnek:
Örnekler birey ve bireye ait ögeler ile ayrışmanın
ilişkisini uydurma yöntemiyle belirleyecektir. Damar çapı (ğ) cinsinden uydurulacak,
1-10 aralığı kullanılacaktır.
Örnek 1: Birey(X) ve birey(Y) den oluşan bir toplumda oluşan
ayrışmayı ele alalım.
X=
1-Dindar(etkili=9ğ), Tersine bakış (kabulleniş=3ğ)
2-Haksızlıklar karşısında Allah’a sığınır(etkili=7ğ), Tersine
bakış (kabulleniş=3ğ)
3-Geçmişte aşağılanmış(etkili=6ğ), Tersine bakış
(kabulleniş=8ğ)
X bireyi için etkili öğelerden kabullenişlerini çıkaralım
sonuç=8ğ
X’ e göre Y=
1-Dindar(etkili=1ğ), Tersine bakış (kabulleniş=6ğ)
2-Haksızlıklar karşısında Allah’a sığınır(etkili=2ğ), Tersine
bakış (kabulleniş=6ğ)
3-Geçmişte aşağılanmış(etkili=1ğ), Tersine bakış
(kabulleniş=5ğ)
Y bireyi için etkili öğelerden kabullenişleri çıkaralım
sonuç= 13ğ (Not: “-“ değerleri dikkate
almıyoruz.)
O halde Y bireyi ile X bireyinin ayrışmasını 13ğ-8ğ=5ğ olarak
belirleyebilir miyiz?
Bu örneği daha güçlendirerek toplumun 5ğ ayrıştığına
birilerini ikna etmek mümkün ama gerçek hayat böyle olmayacaktır. Aynı örneği
değerlendirelim örnekte Y bireyinin dindar olmamak yerine ateist olduğunu
varsayarsak tüm örnek çökecektir, verileri en baştan yazmak gerekecektir. X
bireyi de Y bireyi de karşısındaki bireyden etkilenecek onun tercihlerindeki
değişime göre yeniden şekil alacaktır. İki bireyden oluşan ve bireylerin 3
ögeyle anlatıldığı bu ilkel toplumda bile, ayrışmanın derinliğini belirlemek ve
topluma kesin çizgiler çizmek imkansızdır.
Son olarak şunu söylemek istiyorum. Siyasilerin seçim öncesi
toplumu bölmek ve bundan seçimde çıkar elde etme çabasına rağmen insanlar bu
tuzağa düşmemeli. Özellikle vicdanlı insanlardan rica ediyorum direnişi
desteklesin veya desteklemesin asla %50 diye bakmayın. Herkese anlatalım,
açıklayalım, konuşalım, anlayalım, tartışalım ama herkesi insan olarak görüp
kucaklayalım. Ben bunun tersinin olduğunu iddia etmiyorum. %50 diye bölenler hep
,rakamları insanlardan çok seven, siyasiler oldu. Bizi de bu tuzağa çekmeye
çalışıyorlar ve seçimler yaklaştıkça da ortamı gererek bunu yapmak
isteyecekler. Sakın bu tuzağa düşmeyelim.
Demokrasi adına bir kez daha ve daha gür!
#direngezi
#heryertaksimheryerdireniş
kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz!
keyifle okudum... anladım! :)
YanıtlaSilAslına bakılırsa direnişin bitmesini ve sakin kafayla yazmayı planlıyordum ama yazmanın daha faydalı olacağını düşündüğüm için bir şeyler anlatmaya çalıştım. Haliyle düşüncelerimin karışıklığı yazıya yansımış. Anlaşılamamasından endişe duyuyordum. Yorumunuz için teşekkür ederim.
YanıtlaSilsonuclanmadan once sonucunu beklemek !? beklemek ummak !? Direnis herseye ragmen devam edecek ramazan ayinin gelmesi yavaslatacak denilsede iftar sonrasi yinede devam edecektir.
SilErdogan bey sanırım yanlış ifade ettim. Direnişin ilk günlerinden itibaren blog yazarak değil, aktif olarak sokakta direnişin içinde olmayı tercih ettim. En az sizin kadar bende direnişin taleplerinin arkasındayım ve taleplerin yerine getirilmesini bekliyorum. Direniş herşeye rağmen devam edecek tabi ki.
YanıtlaSilBİR ÜLKENİN BAŞBAKANINI SEVSENDE SEVMESENDE BU TÜRLÜ RESİMLERLE AŞŞALAYAMASSINIZ.
YanıtlaSilSayın Türkyımaz, Bu yazıda başbakanı aşağılayan bir resim yok. Eğer kastınız sağda ki reklam panosu ise bence resimde herhangi bir aşağılama yok. Resimde ki kostüm insanların samimi ortamlarda (doğum günü partisi gibi) giymek için para verip satın aldıkları bir kostümdür.
YanıtlaSilBurada resim bahsi geçen ülkenin başbakanını haksız yere "samimi birisi" olarak göstermekle suçlanabilir ama aşağılamaya yönelik tek bir durum söz konusu değildir.
Çok güzel bir yazı olmuş. Aklınıza sağlık diyebiliyorum ancak. :)
YanıtlaSil@ufuk Çok teşekkür ederim.
YanıtlaSilGüzel bir yazı olmuş , Ayrıca şunu söylemek istiyorum günümüzde demokrasi ve adalet sadece zenginler için var yani paran varsa istediğin herşeyi elde edersin günümüzdeki mantık ne yazık ki böyle
YanıtlaSil@Gökhan TEKİN
YanıtlaSilBunu değiştirmek biz fakirlerin elinde aslında. Onların parası çoksa bizimde sayımız çok ama ne yazık ki birlikte hareket etme konusunda başarısızız. Belkide bu yüzden zenginler dilediğince at koşturuyor.