İş aramaya başlama süreci özgüven depolayarak çıkılan bir yoldur. O güne kadar edinilen birikimin de verdiği destekle insan, dünyayı değiştiren kişi olmaya adaydır artık. Zor ve stresli bir yol kalmıştır nihai hedefe varmaya. O yol ne pahasına olursa olsun geçilecek ve emekler artık meyvasını verecektir. Falan filan...
Hikayenin eğlenceli kısmı bu yolun virajlarında saklı aslında. İşe girmek uğruna yapılanlar artık tam zamanlı bir işten daha uzun süren uğraşlar gerektirmekte; diplomalar, yüksek lisanslar, eğitim programları, kurslar, sertifikalar, projeler derken gelip dayandığı noktanın "-Musta leen! bizim gızın gomşusu varya Iraz. He onun bi olu varımış. Bi işe gatıver onu. Çocuk bek efendi deyola. Senin müdüre bi deyiver hele." olması mantıklı gelmiyor değil mi?
Her gururlu yeni mezun bu anlattıklarımı komik bulacak ve kale almama eğilimi sergileyecektir. Ee tabi yıllarca okul okumuş ve hep aktif olarak hayatın içinde bulunmuştur. Doğal yollardan iş bulmalıdır.
Önceleri pek üzerine düşmez bu durumun, internetten bir iki ilana göz atar. Göz atılan ilanların sayısı çoğalır zamanla. Daha çok başvuru. Daha çok "Sayın Yeni Mezun, İlanımıza başvurduğunuz için teşekkür ederiz! İhtiyaç halinde başvurunuz değerlendirilecektir." cevabı. Derken "yaratıcı CV" diye bişey keşfeder bizim yeni mezun. En yaratıcısını o hazırlar ve başlar insan kaynaklarının kapısını çalmaya. Bir çoğu internetten başvuru kabul ettiği için geri çevirir. Konuşabildikleri ise "askerlik sorar, bir kaç dilde seslenir" bizim yeni mezuna. Gel zaman git zaman umudu iyiden iyiye tükenen yeni mezun bir arkadaşının çalıştığını öğrenir. Arkadaşına hemen sorar "sen nasıl iş buldun?" aldığı cevap ilaç olacaktır derdine. Arkadaşı "ben bulmadım ki" der, "babamın bi tanıdığıymış okuldan gelince hemen başladım".
Bizim birikimli, donanımlı, güncel gelişmelerle iç içe, aktif, öğrenme odaklı, işiyle ilgili teorik bilgilere hakim yeni mezun da tutar kahvehane yolunu.
Emeklilikten emekli olmuş amcaların, tozlu telefon defterlerinden medet ummaya.
-Bana iş bulur musunuz?
-Bana uygun bir iş var mı acaba?
-Amca, benim hiç işim olmadı size iş diyebilir miyim?
Peşin cevap: Kurumsal firmalarda tanıdıkla işler yürümez diye düşünüyorsanız. Orada çalışanlara sorun. Sektörlerinde lider diyebileceğimiz firmaların genel müdürlüklerine varana kadar tanıdıkla işlediğini bilipte söyleyenimiz yoktur herhalde.
Not1: Referans ile karışmasın, bahsettiğim ilişkiler referansın kapsamının yanından geçmez.
Not2: İş arama süreciyle ilgili sadece tek bir virajdan söz edilmiştir. Umarım başka eğlenceli virajlardan da konuşuruz zamanla.
Not3: Yazıda geçen şive uydurmadır.
Hikayenin eğlenceli kısmı bu yolun virajlarında saklı aslında. İşe girmek uğruna yapılanlar artık tam zamanlı bir işten daha uzun süren uğraşlar gerektirmekte; diplomalar, yüksek lisanslar, eğitim programları, kurslar, sertifikalar, projeler derken gelip dayandığı noktanın "-Musta leen! bizim gızın gomşusu varya Iraz. He onun bi olu varımış. Bi işe gatıver onu. Çocuk bek efendi deyola. Senin müdüre bi deyiver hele." olması mantıklı gelmiyor değil mi?
Her gururlu yeni mezun bu anlattıklarımı komik bulacak ve kale almama eğilimi sergileyecektir. Ee tabi yıllarca okul okumuş ve hep aktif olarak hayatın içinde bulunmuştur. Doğal yollardan iş bulmalıdır.
Önceleri pek üzerine düşmez bu durumun, internetten bir iki ilana göz atar. Göz atılan ilanların sayısı çoğalır zamanla. Daha çok başvuru. Daha çok "Sayın Yeni Mezun, İlanımıza başvurduğunuz için teşekkür ederiz! İhtiyaç halinde başvurunuz değerlendirilecektir." cevabı. Derken "yaratıcı CV" diye bişey keşfeder bizim yeni mezun. En yaratıcısını o hazırlar ve başlar insan kaynaklarının kapısını çalmaya. Bir çoğu internetten başvuru kabul ettiği için geri çevirir. Konuşabildikleri ise "askerlik sorar, bir kaç dilde seslenir" bizim yeni mezuna. Gel zaman git zaman umudu iyiden iyiye tükenen yeni mezun bir arkadaşının çalıştığını öğrenir. Arkadaşına hemen sorar "sen nasıl iş buldun?" aldığı cevap ilaç olacaktır derdine. Arkadaşı "ben bulmadım ki" der, "babamın bi tanıdığıymış okuldan gelince hemen başladım".
Bizim birikimli, donanımlı, güncel gelişmelerle iç içe, aktif, öğrenme odaklı, işiyle ilgili teorik bilgilere hakim yeni mezun da tutar kahvehane yolunu.
Emeklilikten emekli olmuş amcaların, tozlu telefon defterlerinden medet ummaya.
-Bana iş bulur musunuz?
-Bana uygun bir iş var mı acaba?
-Amca, benim hiç işim olmadı size iş diyebilir miyim?
Peşin cevap: Kurumsal firmalarda tanıdıkla işler yürümez diye düşünüyorsanız. Orada çalışanlara sorun. Sektörlerinde lider diyebileceğimiz firmaların genel müdürlüklerine varana kadar tanıdıkla işlediğini bilipte söyleyenimiz yoktur herhalde.
Not1: Referans ile karışmasın, bahsettiğim ilişkiler referansın kapsamının yanından geçmez.
Not2: İş arama süreciyle ilgili sadece tek bir virajdan söz edilmiştir. Umarım başka eğlenceli virajlardan da konuşuruz zamanla.
Not3: Yazıda geçen şive uydurmadır.
En Önemli Not:
Bende iş arıyorum bende.
CV'im var şuan elimde.
İşe girmek isterim.
Alım yok hiç bi yerde.
Açlıktan oluyor böyle şeyler. :) Kusura bakmayın. Son dörtlükten sonra bir çoğunuzun gözünde bu bloğun bittiğini biliyorum. :) Bu farkındalıkla satırlarıma son verirken iş tekliflerinize açık olduğumu bir kez daha vurguluyorum. :)
Arabesk repten gayrı dinlemeyen dostlara bilgilendirme, sözler Ferdi Tayfur'un "Bende Özledim" isimli eserinden uyarlanmıştır.
Bu ülkede hayat zor.. objektif işleyen kurallar , kanunlar , sistem yok. .sığınacak bir hukuk. ...
YanıtlaSilyabanci diliniz varsa en iyisi yurt dışı. . Yurt Dışı seçenekleri ni araştırın. Umarım gönlünüze göre bir işe kavuşursunuz.
Haydaaa! oldumu şimdi! Bu şekil şeylerde açıklama yapmak bir nevi söylenen şeydeki espriye ve inceliğe güvenmemektir. Ferdi Tayfur'sa bence bilmeyen yoktur.Daha ilk satırda anlaşılan bir şey için niye açıklama yaparsınız ki? Yadırgadım açıkçası. Özgüvenin önemine değinip böyle bitirmek olur şey değil... İşveren olsam da almazdım sizi işe. Aslında, japonca ve SPS bilen birine ihtiyacım var ama ssk yok, para da veremem, karın tokluğuna çalışacak. karın tokluğuna dediğime bakmayın, kekti, börekti falan işte.:)
YanıtlaSilKonu da dayıcılıktı sanıyorum. Mİlletlerin çoğu objektif ve profesyonel bir yolda gelişim gösterirken biz de ters yöne gidiyoruz sanırım, sonumuz hayrola
Küfür falan mı ediyorlar size? niye var bu onay? Ne saçma bir şey.
YanıtlaSil@Şahin Shirin Erdem
YanıtlaSilObjektif işleyen kurallar bu ülkeye gelse zaten efenim bırakın ben işsiz kalayım. Aslında belki bi gün diyorum Yeni Zellanda vatandaşı olurum. Neden olmasın.
@bilge güneş
Efenim sizi bu kadar kızdıracağını bilsem yazar mıydım? Şöyle yapalım bundan sonra gelen yorumda sizin gibi düşünülürse siz 2 ye karşı benim 1 oyumla sildirmiş olun o kısmı. Tamam kek börek olur yalnız Japonca öğrenmek için bide o diğer dediğinizi süreye ihtiyacım olacak. :)
İkinci yorumunuzda onay kısmını eleştirmişsiniz. Çok haklısınız bende nefret ediyorum bu onay meselesinden ama ben yorum yapana herhangi bi kısıtlama getirmek istemiyorum. Bu durumda da şu oluyor yorumlara acayip reklamlar doluşuyor. Bende sürekli başında olamıyorum yani bu yaz aylarca kontrol edemedim mesela. Diyeceksiniz reklam yapsın ne olur? Onda da haklısınız hatta yanda büyükçe bi alanı bende diğer bloglar duyulsun diye ayırdım.
Neyse efenim benim asıl çekindiğim mesele şu ki beş altı ay önce mesela çocuk pornografisi ile ilgili site açıp, reklam yorumu atmış bi şahıs. Bu tarz girişimlerin önünü açmak istemiyorum. Ki onaya düşen yorumla birlikte o şahsın sayfasını wordpress'e rapor ettim. Anlayacağınız bende çok dertliyim. O tarz durumlar haricinde her yorumu hızlıca onaylamaya çalışıyorum. Umarım bu tarz durumlar olmaz ve bu onay saçmalığına ihtiyaç duyulmaz.
Bence işe girebilme yolu virajdan geçilmiyor. Hangi biri konuşulacak. :) Katılıyorum CV gerçekten koca bir yalan, ensesi kalın dayılar ise tümüyle gerçek. Çok şükür bu yılları atlatmış bir emekli olarak, artık şikayet hakkım kalmamış olsa da, yaşam boyu en büyük kazançlarımız olan, çocuklarımızla ilgili gelecek kaygıları, bu anlamda bir dağ misali.:( Torun geleceğine ise hiç girmiyorum:)) Yıl sonuna kadar bile, bir öngörüde bulunabilmek ütopya iken, 3. neslin geleceğini nasıl hesaplayacağız.:) Hadi bütün bu kaygılar bitti...Emekli olduk diyelim...ki şu anda yaşadığım budur.:)) İş bulamamış vatandaşın "Belki bir gün umudu varken", emeklinin geleceği 65 yaşa ücretsiz toplu taşıma ve yılda iki defa layık görülen 50 liralık zamlarla, ölüm fermanı niteliğindedir. Geçmiş olsun burası "Türkiye Cumhuriyeti" idi...
YanıtlaSilPorno olsa gene insan "hadi olsun" diyecek de çocuk pornosu he, Vay .....ler! Anlıyorum şimdi.
YanıtlaSilSana istediğin kadar süre, öğren gel işin hazır.
İşin şakası bir yana, üniversitelerde bile dayıcılık alıp başını gitmişken (öyle böyle değil, çaycıyı alıp doçentin yerine koysan daha verimli olur inanın) gerisini varın siz düşünün.
Nilgün'ün son cümlesi bukowskinin bir sözünü hatırlattı. Hatırlattı dememe bakmayın, gene yarım yamalak hatırladım :)
"gökkuşağının sonunda görüp göreceğin rahmet bir avuç poktur."
Emeklilik sorunu, "vaat edilenler" ve "önüne konulanlar" vs gibi meseleler dünyanın bir çok yerinde aynı. Avrupa görece daha iyi olsa da, malum sistem yamuk işte, yapacak pek bir şey yok.
Aaaah aaah aynı ben :) Biliyosunuz bende profesyonel işsizim ve blogumda işsizlikle ilgili çokça mizah yazısı yazdım :) Memlekette iş yok arkadaş, hatta elimizi nereye atsak kuruyo zannedersin vebalıyız yada antik yunanda lanet tanrısıyız...
YanıtlaSil