İşçi, Emekçi, Çalışan Hangisiyim Lan? Ben?

İşçi,emekçi,çalışan,işgören,insan,amele,kiracı,anne,baba,evlat,arkadaş,yoldaş,kardeş,birey,vatandaş,partili,sendikalı,sendikasız,müşteri,abone,komşu…hangisiyim lan ben?Evet size diyorum ben neyim?Kimim ben?Herkes kendi bildiği yoldan bir şeyler tutturuyor ismimin önüne,sonrada beni “o” sanıyor.

Gerçekten de ne kadar benciliz değil mi?Hepimiz kendi meşrebimize göre bir ön isim veriyoruz insanlara,sonra da öyle olması için beklentiye giriyoruz.Olmazsa vay haline basıyoruz veryansını.Oysa bir kişi hepsi olmayı başarmak zorunda.Bu karmaşanın sonucu da tabi ki çelişkiler yumağı oluyor.


işçi, emekçi

Son zamanlarda hepimiz Thy işçilerinin grevine şahit olduk.Bilmem dikkat ettiniz mi?Konuyla ilgili yapılan yayınlarda kimisi destek verirken çoğusu da işçilere kızıyor.Her konuda karşıtlaşmaya alışkın da olsak ben ilk zaman (daha kötü şartlarda çalışan)işçilerin,Thy’yi haklı bulmasına şaşırmış ve yadırgamıştım.Nasıl olur da bir işçi hem kötü şartlarda çalıştığını bilip,hemde patronlardan yana olabilir?

Şimdi daha net görebiliyorum.O sadece işçi değil aynı zamanda anne,o sadece emekçi değil aynı zamanda baba,o sadece yoldaş değil aynı zamanda müşteri ve aslında o Thy işçilerine kızarken aslında kendi kötü çalışma koşullarına sinirli.”Şunları bir daha işe almasınlar”demiyor”Ben öyle bir iş bulsam eşşek gibi çalışır:kızım arkadaşlarına mahcup olmasın diye daha fazla para gönderirim,ben anneyim”diyor.”Bunlar çok şımartılmış.”demiyor”Asgari ücretten 100 lira daha fazla para alsam değil 12 saat işyerinde yatar 16 saat çalışırım,karıma bulaşık makinası alırım”diyor.”Bir başarılı firma var hemen batırın”demiyor”Yıllarca otobüslerde çürüdüm,tam uçağa binecekken nerden çıktı bu?”diyor.

Tabi ki işçinin işçiye saldırmasını ‘normal’ göstermeye çalışmıyorum.Sadece anlamaya çalışıyorum,o sadece işçi değil.Bahsi geçen yorumların,psikolojik veya sosyolojik boyutu elbette var ama meselemiz anlamaya çalışmak ve en basit yaklaşımları seçmek daha yerinde olur.Konumuzun sınırı Thy’ından ibaret “ucuz işgücüyle marka olunmaz” der biraz açardım,sonra“işçi direnişinin yanındayız!”der konuyu bağlardım.Ama “Thy’rı da neymiş?”diyenler için daha yakınımızdan bir örnekle devam edelim.


Yakın zaman da petrol istasyonunda çalışan bir işçiyle muhabbet etme fırsatım oldu.Konu devletin asgari ücrete yaptığı ilk 6 ay için yüzde 4.1 lik zammı(2013) müdürün performansı bahane ederek kesmesiydi.Yasal olarak müdürün bunu yapamayacağını açıklarken dikketimi çeken:orada çalışan diğer işçilerin pürdikkat ve endişe dolu bakışları oldu.Bakışlar haksızlığa uğrayan işçiye yönelince endişenin boyutları inanılmaz bir hal alıyordu.18 yıllık bir çalışana yapılan haksızlığın sonucu yine haksızlığa uğrayan işçiyi adeta ‘vebalı’ yapmıştı(iş arkadaşlarının gözünde).”Olmaz öyle şey”sölerinin hemen arkasına “sen patronla bi konuş”cümlesi ekleniyordu.

Evet,bu işçiler vebadan korkuyordu çünkü:bu işçiler eve gidince faturaları,evladı ve karısı tarafından karşılanan sıradan bir insan oluveriyordu.Yoldaş olmuyordu,ev sahibi “emekçi” demedi ona hiç,faturaları öderken sendika yanında olmuyordu(zaten“sendika haram”demişti patron ve “günahkar işçi çalıştıramam”diye eklemişti.
Şimdi bu işçilere yeniden veryansın edelim;
-Sendikaya üye olmuyorsunuz.
-İşçi dayanışmasından kaçıyorsunuz.
-Greve katılmıyorsunuz.
-Biliçsiz emekçi.
-Haklarınızı öğrenmiyorsunuz.

İki örnekte bu açıdan baktıktan sonra şimdi gelelim ülkemizde ki genel korku ve kadercilik atmosferine.Özellikle son yıllarda artarak devam eden korku ve biat kültürü emekçilerin çoğunluğunu ele geçirdi.Bunun;yüksek işsizlik oranları,küreselleşme,siyasi söylemler,inanç etkisi,biliçsizlik gibi gerekçelerle alakalı olduğu bir gerçek.Ancak birey bazında ve en basit düşüncelerle anlamaya çalışırsak daha farklı noktalara değinebiliriz.

Hepimizin bildiği gibi taşeron şirketler hızla sigortasız,tazminatsız,asgari ücretli,düzensiz çalışma saatleri olan ve uygunsuz işyeri koşullarında  insanları köleleştirmeye devam ediyor.Bunu yapmalarını sağlayan yasal çerçeveyi hükümet oluşturdu.Hükümetin taşeronla ilgili pek çok amacından söz ediliyor ama altında yatan korku küreselleşmeydi.Patronların daha fazla kazanması elbette yeni patronları çekecek eskilerin gücüne güç katacaktır.Ama buna işçi nasıl razı oldu?Hadi razı oldu nasıl bu hükümete destek veriyor?

Aslında bunun nedeni geçmişte yatıyor.Merak etmeyin siyasiler gibi geçmişe takılıp kalmayacağım.Sadece demek istediğim:dededen beri kira da oturan işçinin hayat boyu ödeyecek olsada artık bir evi oldu(Toki).Sırf bu yüzden hayat boyu köle(taşeron işçi) olmaya razı(!) olacak kaç kişi tanıyorsunuz?İşçilerin aslında hakkı olan şeyi;onu ömür boyu mahkum ederek,ona çekilişle sunmak siyasi başarı olsa gerek.Ey emekçi!Emeğinin karşılığını ve haklarını senden gasp etmeseler,sen Toki’ye (müebbet)mahkum olmaz,dilediğin evi seçersin.

‘Sendika sorunu’ konusunda çok değerli hocaların çalışmaları var ama biz yine cahil yorumumuzu yapalım.Sendika,bir sivil toplum kuruluşudur.Bunu hep duyarız içinde;dayanışmanın,yardımlaşmanın,fedakarlığın olduğu çok samimi örgütlerdir,bilen için.Ama biz şehirlerde öyle yaşamıyoruz ki.O yüzden sendikalı olmadı diye işçiye sitem etmek sanki içi doldurulmamış kalıyor.Yani yöneticiye aydat vermek dışında apartmanda kimseyle 2 dakikanın üzerinde konuşmayan bizlere “dayanışma”diye bir şeyden bahsediliyor.Hatta bir başkası için greve gidecekmişim,ya beni işten kovarlarsa?Ey işçi!Hepimiz dayanışma içinde greve gidersek,patron cebini düşünmekten kafasını kaldırıp yüzümüze bakar.
işçi hakları

Gelelim haklarını bilmeyen işçilerimize,aslında işe başlarken “ne iş olsa yaparım”cümleleriyle kendimizi köle ilan ediyoruz.Bunu dememize rağmen iş  bulamasakta haklarını bilmeyen işçinin savunulacak hiçbir tarafı yok.Yani facebooktan çıkmadan bile artık temel haklarımızı öğrenebilir hale geldik.Bir işçinin hukuki haklarını bilmesinin yanında dünyadaki diğer işçilerle ilgili olayları takip etmesi de onun için hayat kurtarıcı olabilir.Tam anlamıyla “hayati”bir konu.Haklarından bi haber işçilerin patronların sözlerine biat etmesi gayet doğaldır.Köle kalmak isteyen işçi,çalışmaktan vakti kalırsa,facebookta tarla ekmeye devam edebilir.

UYAN EY İŞÇİ KARDEŞİM  ^1
Yıllarca çalıştın ezildin neden
Çalışıp da hiçbir hakkın bilmedin
Gün gelir de insan çıkar çileden
Uyan ey işçi kardeşim sen uyan

Üç kuruş paraya nasıl çalıştın
Zamanla işlerle nasıl yarıştın
Patronların zulmüne sen de alıştın
Uyan ey işçi kardeşim sen uyan

Ezileme bükülme karşılarında
Doğacak güzel günler yarınlarında
Mücadeleci kanı var damarlarında
Uyan ey işçi kardeşim sen uyan
                                                ( Sarıgazi’den bir metal işçisi)


^1-http://uidder.org/uyan_ey_isci_kardesim.htm (erişim:04.2013)

0 yorum:

Yorum Gönder

Lütfen eleştirinin sınırlarını zorlayın.
Yorumlama biçimi:Anonim'i seçerek isimsiz yorum yapabilirsiz.
Spam içeren yorum yayınlanmaz.Örn;küfür,hakaret,reklam,vb.
Yorum gönderildikten sonra yorum üzerindeki bütün haklar sitenindir.
Yorum gönderen herkes yukardaki yönergeyi onayladığını kabul ve ilan eder.