Romanlar Bağımsız Devlet İstiyor

Romanların bağımsız devlet istediklerini daha önce duymamış olabilirsiniz ama bi düşünün:“neden istemesinler?”.Roman olmayan her insanın ortak noktasının Romanları dışlamak,horgörmek,küçümsemek hatta aşağılamak olduğu bir dünyada yaşıyoruz.

Bu savımızı biraz örneklemek gerekirse ünlü bir deyişle başlamak yerinde olur;” "72 buçuk millet": "Bütün dünya" anlamına gelen bu deyişteki "buçuk" Romanların tam bir millet olmadığı anlamına gelir. Ör: "Yetmiş iki buçuk millet Çanakkale'ye yüklendi." (Kemal Tahir - Yorgun Savaşçı).”(1)


Sadece deyişlerle kalsa eksik kalır bu renkli insanlara ettiklerimiz.”Çingene” deriz mesela hepsine yani;hırsız,pis,uğursuz demek isterizde “çingene”diye kısaltıveririz,uzun uzun saydırmaya bile değmez çoğumuz için.

romanlar bağımsız devlet

Eskiden,çocukken mahallelerde ilk tembihlenen şey:“Dışarı da bohçacı varken eve gel yoksa seni kaçırıp dilendirir”olur mesela.Oysa ki romanları dilendiren(!) biz(açgözlü,acımasız,doymaz)lerizdir işin derinlerine inersek.

Sadece çocuklara tembihlemekte yetmez elbette,yolda sokakta görür görmez kaçarız.Mesela daha geçen gün kartı olmayan iki Roman çocuk halk otobüsüne bindi “kartı olan bassın biz parasını verelim”dediler.Aman Allahım tüm otobüs nereye kaçacağımızı şaşırdık.Otobüste kartı olan bir Roman,olmasa ‘bakışlarımızla bindirmezdik otobüse alimallah’da onlardan biri varmış.

Uzun uzadıya örnekler vermeye gerek olmayacak kadar sık ve çok dışlarız biz.Peki bu insanlar ne karşılık verir?Düğünlerimize gelip müzik yaparlar,sokakları temizlerler,ayakkabılarımızı boyarlar,çiçek satarlar...

İşte şimdide ‘Bağımsız Roman Devleti’ istiyorlarmış,bu kadar zulüme artık başkaldırmışlar diye hiç duymadık değil mi?”Bu işte bir tuhaflık var” diye düşünmekte haklısınız ve ben sizi biraz daha şaşırtayım.

Birkaç yıl önce 2-3 tane Roman çocuk ayakkabı boyamak için yanıma geldiler.Biraz muhabbet ettik.Sonra içlerinden biri diğeriyle Romanca hararetli bir tartışmaya girişti.Bir müddet sonra bir tanesi yanımda kaldı,diğerleri içinde “Türkiye” geçen bir şarkı söyleyerek gitti.Ona neler olduğunu sordum,diğerleri beni pkklı sanmış ’sakalım var’diye oda yok değil demiş,bunun üzerine bana sinirlenip gitmişler.Çıktığından beri sakalım var bir tane Türk çocuktan bu tepkiyi görmemiştim.

Yine geçen sene Roman festivalinde Romanlığı ön plana çıkaran hiçbir konuşma,birlik ve beraberliği ön plana çıkaranlar kadar alkış almamıştı.Bu insanlar neden birlik,beraberlik istesin ki?

Son örneğimi bu sabahtan verip toparlıyorum.Kaldırım da acele ile yürürken önümden gelen genç aniden eğildi ve yerden Atatürk’lü bayrağı(bu ilk okullarda olan,kağıttan) aldı,üfleyerek temizledi ve yürümeye devam etti.Muhtemelen bizim vatan evladı dediğimiz bir Türk çocuğun cips yemekle meşgulken düşürüp,üşenip almadığı o bayrağı neden bir çingene(!) alsın ki?

Söylenecek çok bir şey kalmadı aslında merak etmeyin sizin toprağınızı almayacaklar,devlet falan istemiyorlar.Horgörmeye,aşağılamaya,dışlamaya,ayrımcılığa…devam edebiliriz.


1.Buradan Romanlara karşı ayrımcı atasözlerini bulabilirsiniz.

5 yorum:

  1. Yorumunuza kısmen katılıyorum.Şöyle ki insanları sadece kendilerine has değerlendirmek gerekir ki bu bile yanıltabilir insanın değişgen doğasından dolayı.Yanlız bence insanların neci oldukları yani tercihleri onun hakkında ip ucu vereceği için önemlidir.Ama bu başka tercihleri olan insanlara cephe almak,araya duvar örmek anlamına gelmez.

    YanıtlaSil
  2. Kırşehirli büyük saz ve ses üstadı Muharrem Ertaş'ın (1919-1980) oğlu Neşet Ertaş (1938), aslen Bolulu olan Leylâ adlı bir kızla 1960 yılında Ankara'da evlenir, çocukları olur. Aşiret dışından bir kızla evlendiği için baba Muharrem Ertaş, bu evliliğe pek rıza göstermez. Kızın ailesinin müdahalesiyle 1968 yılında Leylâ ve Neşet Ertaş ayrılırlar. Leylâ Ertaş'ın sahneye çıkması ve Neşet'ten ayrılmasına üzülen baba Muharrem Ertaş, oğul Neşet Ertaş'a şöyle seslenir:

    Evelde tutmadın Neşet sözümü
    Öksüz koydun yavruları kuzunu
    Almasaydın Boluların kızını
    Son pişmanlık fayda vermez evladım

    Ben Neşet'im diyorsun o da der Leyla
    Sebep oldu anası ayırdı böyle
    Bir ben söyleyim Neşet bir de sen söyle
    Ata sözü muteberdir evladım

    Tükettin ömrümü koymadın özümü
    Ata sözü tutmayan döver dizini
    Leyla çıkmış konsere takmış pozunu
    Bu da bize bir zuldür evladım

    Temiz ruhlu hoş sohbetsin şöhretsin
    Hakkın vardır evlenmeye evladım
    Mevlam sebep olanları kahretsin
    Aslı bozuk alma dedim evladım

    Küsmedim Neşet'im kahrettim sana
    Baban değil miydim sormadın bana
    Olan olmuş yavrum ne deyim sana
    Sen aklını yitirmişsin evladım

    ***

    Neşer Ertaş'ın babasına cevabı:

    Baba Muharrem Ertaş'm türküsünde geçen bazı sözlere oğul Neşet Ertaş çok üzülür, üzüntüsünü sazının o sihirli tellerine döker.

    Aşkı kimden aldın sevgiyi kimden
    Aslı bozuk deme gel şu insana
    Soracak olursan eğer ki benden
    Aslı bozuk deme gel şu insana

    Yazımızı felek yazdı Mevladan değil
    Senin dediklerin a dost evladan değil
    Her hata suç bende Leyla'da değil
    Aslı bozuk deme gel şu insana

    Ulu arıyorsan analar ulu
    Sevmişiz gönülden olmuşuz kulu
    Analar insandır biz insanoğlu
    Aslı bozuk deme gel şu insana

    Seni beni kim getirdi cihana
    Her oğulu doğurmuştur bir ana
    Senin fikrin başka dostluk bahane
    Aslı bozuk deme gel şu insana

    Kaynak: H. Vahit Bulut, Kırşehir Halk Ozanları, Filiz Yay. 1983, s. 122-123; Muharrem Ertaş, Öz Kasetçilik, Gaziantep, Kaset no. 32; Öyküleriyle Kırşehir Türküleri, Destanları, Ağıtları - Baki Yaşa Altınok, Oba Yay., Mayıs 2003, s. 414-415; Neşet Ertaş, Hata Benim Kaset no. 7/3

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok değerli iki eser ve bir hikaye öğrendik sayenizde.Kendi adıma verdiğiniz bilgiler için teşekkür ederim.O zaman üstadın dediği gibi:"Gel şu insana"diyoruz.Hep bir ağızdan.

      Sil
  3. Adsız11:24

    Romanlarımıza iyi davranalım, onları düzenli olarak sulayalım.Çünkü ulusların kendi özgürlükleri için mücadele etmesi kadar mantıksız birşey yoktur. Ancak diğerleri lütfedip ''Onlar da bizle eşit Romanların üstüne basmayın'' derse ve yine aynı kişilerin belirlediği meşruiyet kriterlerine uyarlarsa, tarihlerini, kültürlerini, kısacası haklarında hiçbir şey bilmeyen insanlar tarafından mücadele yürüten ''eli kanlı'' halklara örnek gösterilebilirler. Hem bu kadar ezilmişliğe rağmen bizi bu kadar seven Romanlara acıyıpta sıcakta bir kap su vermeyip de ne yapıcaz.

    YanıtlaSil
  4. Her önüne gelen devlet kurmak istiyor ne olacak bakalım ülkemizin hali ALLAH sonumuzu hayır etsin inşaallah

    YanıtlaSil

Lütfen eleştirinin sınırlarını zorlayın.
Yorumlama biçimi:Anonim'i seçerek isimsiz yorum yapabilirsiz.
Spam içeren yorum yayınlanmaz.Örn;küfür,hakaret,reklam,vb.
Yorum gönderildikten sonra yorum üzerindeki bütün haklar sitenindir.
Yorum gönderen herkes yukardaki yönergeyi onayladığını kabul ve ilan eder.