Taşerona Son Müjde: Kölelik


Taşeron konusunda her gün medyamız “müjde” ile başlayan başlıkları gözümüzün içine sokmaya devam ediyor.”Yav bu taşeron ne mübarek bir şey?” diyesi geliyor insanın.Gerçekten mübarek bişey olduğu doğru ama bir patronun tanımıyla “Siz varoş işçiler.” (Ç.Ö.) için değil,yüce patronlar için mübarek vesselam.

Netice de bu medya denen şey de patronların mülkü.Senin,benim gibi varoş(!) için haber yapacak değiller ya.Hadi bunu zaten biliyoruz ,medya her zaman patronların borazanıdır, ama bizim de kıymetli oylarımızla seçtiğimiz vekillerimiz var.”Onlar kesin bir şeyler yapar,bizi köle edecek değiller ya.” diye düşünüyorsanız,size medyadan haber var:”MÜJDE…!”

taşerona son müjde kölelik

İşte tamda medyanın bu konuda toz pembe süslediği haberler kafamızı meşgul ederken “Gerçekte neler oluyor?” diye bir soru kafanızı meşgul ediyorsa bu yazı da değerli Aziz Çelik hoca konuyu enine boyuna değerlendirmiş.


10 Soruda Taşeron Dosyası: 'Taşeron cumhuriyeti' müjdesi!

1) Taşeron (Alt İşveren) Uygulamasının Boyutları Nelerdir?

Taşeronun gerçek boyutlarını ortaya koyacak sağlıklı istatistikî veriler yok. Ancak Türkiye’de 1980’li yıllarda artmaya başlayan taşeronluğun, AKP döneminde tam bir patlama yaşadığı biliniyor. Bakanlık açıklamalarına göre 2002 yılında 358 bin olan taşeron işçi sayısı günümüzde 1,7 milyona ulaşmış durumda.

Özellikle işgücünün kolay ikame edilebileceği alanlarda daha hızlı bir taşeronlaşma yaşanmakta. Öncelikle özel sektörde başlayan taşeronlaşma zamanla kamuda da yaygınlaştı. Kamuda alt işveren, hizmet alımı gibi adlar altında kadrolu kamu çalışanı yerine taşeron tercih edilmeye başlandı. Kamuda özellikle eğitim ve sağlık sektöründe ciddi boyutlara ulaştığı bilinmekte. Hizmet ve lojistik sektörlerinde daha hızlı büyümekte ancak doğrudan ana mal ve hizmet üretiminde de yaygın.

2) Taşeron (Alt İşveren) Konusunda Mevcut Yasal Düzenleme Nedir?

İş Yasasının 2. maddesine göre asıl işin bir bölümünde alt işveren çalıştırılabilmesi “işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenle uzmanlık gerektiren işler” gibi üç koşulun bir arada var olmasına bağlıdır. Fransız yüksek yargısının içtihatları arasında da yer alan bu düzenleme taşeron uygulamasını sınırlamayı amaçlıyor.  Bu üç koşul aynı anda yok ise yargı taşeron işçi çalıştırmayı muvazaa (hile) olarak kabul ediyor ve işçi başından itibaren asıl işverenin işçisi sayılıyor. Diğer bir ifadeyle bu üç koşul bir arada olmadan, asıl iş, taşerona verilirse bu durumda, “muvazaa” (hile) olgusu ortaya çıkıyor. Nitekim bu yönde verilmiş çok sayıda yargı kararı var.

3) Alt İşveren Tanımı Nasıl Değişiyor?

İşverenler uzun zamandır İş Yasasının 2. Maddesinde yer alan bu düzenlemeden hem de dava tehdidinden kurtulmak istiyor. Bakanlık şimdi tam da bunu yapıyor ve asıl işte taşeron çalıştırılmasına olanak sağlayacak yeni bir tanım getiriyor. Bakanlığın önerdiği tanım şöyle: “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin asıl işin teknoloji veya uzmanlık gerektiren bölümlerinde ya da yardımcı işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçileri sadece o işyerinde çalıştıran işverene alt işveren denir.” Bakanlık bir çırpıda üç ayrı koşulu bir tek koşula indiriyor böylece teknoloji ve uzmanlık gerektiren iş gerekçesiyle asıl işlerde taşeron çalıştırmanın önünde neredeyse hiç bir engel kalmıyor.

Teknoloji veya uzmanlık gerektirmeyen asıl iş neredeyse yok mertebesinde olduğu için, her iş bu gerekçeyle alt işverene verilebilecek. Asıl işte taşeron çalıştırmanın önünde neredeyse hiç bir engel kalmayacak. Bu değişiklik ile Türkiye adeta bir taşeron cenneti haline gelecek ve taşeron uygulamasında patlama yaşanacak.

4) Taşeron Denetiminde İş Müfettişlerinin Yetkisi Neden Kaldırılıyor?

Bakanlık taslağı ile muvazaalı (hileli) taşeron işlemlerine ilişkin denetim ve yaptırımlar zayıflatılıyor. Yasada yer alan “muvazaa” (hile) kavramı “kanuna aykırılık” olarak değiştirilmekte böylece hileli taşeron çalıştırma suçu hafifletilmekte. Öte yandan bakanlık müfettişlerinin muvazaa ve kanuna aykırılık denetimi yapma olanakları ortadan kaldırılmakta. Böylece şimdiye kadar pek çok muvazaalı taşeron çalıştırmayı gün ışığına çıkarmış bakanlık müfettişleri devreden çıkarılmakta.

Bakanlık bağımsız ve bilimsel esaslara göre çalışan uzman müfettişlerden rahatsızlık duymaktadır.

5) Muvazaalı Taşeron Uygulamasının Yaptırımı Nasıl Azalıyor?

Bakanlık taslağında yer alan en dikkat çekici noktalardan biri muvazaanın tespiti halinde işverene uygulanacak yaptırımın değişmesidir. Mevcut uygulamaya göre işverenin hileli taşeron işçi çalıştırdığının tespiti ve bunun kesinleşmesi halinde taşeron işçiler başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılmaktadır. Böylece işçilerin hak kaybı önlenmekte ve hileli işlemler için nispeten caydırıcı bir sonuç ortaya çıkmaktadır.

Bu konuda Dev Sağlık-İş Sosyal-İş ve Yol-İş Sendikası başta olmak üzere çeşitli sendikaların başvuruları üzerine, hastaneler, üniversiteler, madenler ve Karayolları Genel Müdürlüğü gibi birçok kamu kurumunda muvazaa tespit edilmiş ve muvazaa tespiti yargı kararları ile kesinleşmiştir. Ancak yargının bu kararları özellikle kamu idaresi tarafından hiçe sayılmakta ve uygulanmamaktadır.

6) Taslak İş Güvenliği Konusunda Asıl İşverene Yeni Yükümlülükler mi Getiriliyor?

Taşeronlaşmanın en önemli sonuçlarından biri işçilerin sağlık ve güvenliklerine yönelik tehditlerin artmasıdır. Nitekim iş kazalarının taşeron şirketlerde daha yaygın görülmesi bunun önemli bir göstergesidir.  Bakanlık taslağı İş Yasası’nın 2. maddesinde var olan ama uygulamada işlemeyen asıl işverenin alt işverenle birlikte sorumluluğu hükmünü tekrar etmektedir.

7) Taşeron işçisine yıllık izin hakkı mı geliyor?

Bakanlık bu konuda bir aldatmacaya başvurmakta ve zaten var olan bir hakkı yeni diye sunmaktadır. Taşeron işçiler de diğer işçiler gibi iş hukuku hükümlerine tabidir ve diğer işçiler gibi yıllık izin hakları vardır. Bakanlık bu gerçeğe rağmen “alt işveren işçileri yıllık ücretli izin hakkına kavuşacak” demektedir.  Sanki taşeron işçilerin yasal olarak izin hakkı yokmuş ama şimdi verilecekmiş gibi bir yanılsama yaratılmaktadır.

8) Taşeron İşçisinin Ücreti Güvence Altına mı alınıyor?

Bakanlık taslağına göre ücretlerini tam ve düzenli alamayan taşeron işçilerin tam ve düzenli ücret alması sağlanacakmış. Bakanlık taslağında bu konuda da bir yenilik yoktur. İş Yasası’nın 2. maddesinde var olan düzenleme tekrar edilmektedir. 

Ancak bir yandan alt işveren uygulamasını yaygınlaştırma hazırlığı yapmak, öte yandan ise tam ve düzenli ücret ödenmesinin sağlanacağını iddia etmek gerçekçi ve inandırıcı değildir.

9) Taşeron işçiler kıdem tazminatına mı kavuşuyor?

Bakanlık taslağına göre “Tüm işçilerin kıdem tazminatı sorunu çözülecektir. Bireysel kıdem hesabı sistemine geçilecek ve tüm işçilerin kıdem tazminatı sorunu çözülecektir.” Taşeron işçilerin de yasal hakkı olan kıdem tazminatı bir lütuf olarak sunulmaktadır. Oysa ülkemizde taşeron işçiler için ayrı bir çalışma hukuku yoktur ve onlar da diğer işçiler gibi kıdem tazminatı hakkına sahiptir.

Bakanlık sanki kıdem tazminatı konusunda yasal bir eksiklik varmış gibi yaparak bir taşla bir kaç kuş vurmak istiyor. Konuyla ilgisi olmayan bir biçimde bireysel kıdem tazminatı hesabını gündeme getiriyor. Böylece işçilerin ve sendikaların ısrarla karşı çıktığı kıdem tazminatı fonunu meşrulaştırmak istiyor. Bireysel kıdem tazminatı fonu hesabı kıdem tazminatı sorununu çözmek bir yana daha da büyütecek bir yaklaşımdır.

10)  Geçici İş İlişkisi (Kiralık İşçilik) Ne Anlama Geliyor?

Bakanlık taslağında yer alan bir diğer kritik unsur geçici iş ilişkisi adıyla getirilmek istenen “kiralık işçilik” uygulamasıdır.  Mevcut taşeron sisteminin daha pervasız ve esnek bir uygulaması anlamına gelen “geçici iş ilişkisi” ülkeyi tam bir taşeron cumhuriyetine dönüştürecektir. 2009 yılında Meclis’te kabul edilen ancak sendikaların yoğun tepkisi üzerine Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından Meclis’e iade edilen kiralık işçilik bakanlığın taslağının önemli unsurlarından birini oluşturuyor.

Kiralık işçilik önerisine göre özel istihdam büroları işçileri geçici olarak bir başka işverene kiralayan ve kendileri asıl işveren olan kurumlara dönüşüyor.  Böylece geçici özel istihdam büroları işçi komisyonculuğu yapan kurumlara dönüştürülüyor. şçi kiralama sistemi ile işçinin ücret, kıdem tazminatı, iş güvenliği, sigorta primi gibi haklarından işveren yerine özel istihdam büroları yükümlü olacak. Ancak on binlerce işçiyi kiralayabilecek olan şirketlerin bu yükümlülüklerin altından nasıl kalkacağı belirsiz. Kiralık işçilik uygulaması “modern amele pazarı” olarak da niteleniyor.

Sonuç: Taşeronda müjde yok hile var

Bakanlık (ve elbette hükümet) Uluslararası Çalışma Örgütü’nün insana yakışır iş (decent work) olarak adlandırdığı güvenceli, kurallı ve sendikalı işler yaratmak yerine güvencesiz ve esnek bir işgücü piyasasını hedefliyor. Bu hedef ülkemizi sosyal bir hukuk devleti olmaktan iyice uzaklaştırarak, bir taşeron cumhuriyetine dönüştürür.

Aziz Çelik,“10 Soruda Taşeron Dosyası: 'Taşeron cumhuriyeti' müjdesi!”,T24 (16.04.2013)

Önemli:

Alıntıdır.Alıntı Aziz Çelik’ten izin alınarak yapılmıştır.

“10 Soruda Taşeron Dosyası: 'Taşeron cumhuriyeti' müjdesi!” başlığından önceki bölüm tarafımdan yazılmış,bu konu Çelik’in bilgisi dışındadır.

Başlık tarafımdan konulmuş Çelik'in bilgisi dışındadır.

Yazının tam metni değildir.Yazı da eksiltmeler tarafımdan yapılmıştır.

Tam metine buradan ulaşabilirsiniz:Tıklayın

1 yorum:

  1. Medyadaki haberler resimdeki koruyucu kaskı olan ama kaskının lambası olmayan işçi amca kadar trajik. Siyasetçilerin bizden biri olmadığını artık siyasetçi boyutuna geçmiş olduklarını anlatan yazınızda belirttiğiniz durumun aynısı ile karşı karşıyayız : Bu adamlar kendi faydalarına olmayan bir şey yapmazlar. Yapsınlar da ben utanayım istiyorum. Ama çok şey istiyorum.

    YanıtlaSil

Lütfen eleştirinin sınırlarını zorlayın.
Yorumlama biçimi:Anonim'i seçerek isimsiz yorum yapabilirsiz.
Spam içeren yorum yayınlanmaz.Örn;küfür,hakaret,reklam,vb.
Yorum gönderildikten sonra yorum üzerindeki bütün haklar sitenindir.
Yorum gönderen herkes yukardaki yönergeyi onayladığını kabul ve ilan eder.